Bizi Taşıyacak Gücümüz Gençlerimiz

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
  Bir ülkenin oluşumunu sağlayan doğal kaynaklar ve yönetimsel kurumlar vardır. Yeraltı madenleri, ham madde ve kullanılabilir su rezervleri, ekilebilir tarımsal arazi gibi doğal kaynaklar alt yapıyı oluşturur. Ekonomik güç, bürokrasi, bilimsel kurumlar, kültür düzeyi, eğitim-sağlık politikası ile yönetimsel gösterge olan demokrasi üst yapıdır. Bir ülkenin total zenginliğini-gücünü oluşturan doğal kaynaklar ve kurumsal üst yapılar, o ülkenin için yaşamsal değerlerdir. Ancak bu değerler kadar önemli olan bir başka parametre ise sahip olduğu insan faktörüdür.
      İnsan Dünya’da var olduğu andan itibaren doğayla mücadele içinde olmuştur. Bununla birlikte karşılaştığı bazı zorlukları doğayla iş birliği yaparak aşmıştır. Bu yönüyle baktığımızda insanın geliştirici olduğu kadar, düzenleyici bir güç olduğu görülür. Ancak bu güç, davranışlarının oluşturacağı sonuçları göz ardı ederek, doğaya yıkıcı zararlar verebilmektedir. Daha açık bir ifade ile; doğal kaynakları kontrol edip, toplumsal kurumlar oluştururken yapıcı olan insan, doğal ve sosyal alanlarda şiddet içeren davranışlarıyla yaşama zarar verecek potansiyele sahiptir. Üzerinde durulması gereken, insanın her iki alandaki oluşturma, geliştirme ve yönetme yeteneğiyle birlikte varlığındaki yıkıcılığın kökleridir. Bu karşıtlık insanın varlık anlağında bir çatışma alanını oluşturmaktadır. Tam da bu paradoksal durum, homo sapiensi çok özellikli bir konuma getirmektedir.
      Bundan dolayı bir ülkenin en büyük değeri olarak insan ve sahip olduğu nitelikler ön plana çıkmaktadır. Çünkü yaşadığımız doğa ve içinde bulunduğumuz sosyal dünyanın nasıl düzenleyeceği ile ilgili karar verecek olan insandır. Bunun içindir ki kültürel yapı, ahlakî değer, eğitim düzeyi, algıda seçicilik, farkındalık, estetik dünya, sosyal adalet duygusu gibi nitelikler ile demokrasi ve hukuksal alanlarda ki bilgisi önem taşıyor. Donanımlı bir insan, sahip olduğu bu özellikleriyle doğal yaşama zarar vermeden onunla işbirliği yapacağı gibi toplumsal kurumların adaletli ve verimli işlemesini de sağlayacaktır. Tersinde ise egosunda var olan benciliğin yönlendirmesiyle, her iki durumda da yıkıcı olacaktır. Doğal olarak bir ülkenin en büyük hedefi, nitelikli ve vicdan sahibi bireylerden oluşan bir toplum meydana getirebilmektir.
      Bu saptamalar, haliyle genç ve dinamik nüfus yapısına sahip ülkemiz için de geçerlidir. Bir çok platformda dile getirilen, “Gençler geleceğimizin teminatıdır” sözü, sanıldığının aksine içi boş bir söylem değildir.
      Geleceğimizi daha yaşanılır kılmak, ülkeyi müreffeh, uygar ve gelişmiş bir konuma getirebilmek için, gençlerimizi insani ve çağdaş değerlerle yetiştirmemiz önemli önceliğimiz olmalıdır. Bunun için geniş bir planlama yapıp eğitim başta olmak üzere, bilimsel ve kültürel alanlarda donanımlı, sportif anlamda başarılı, hakkaniyet duygusuna sahip, sosyal hayatta öz güvenli gençler yetiştirmeye başlamalıyız.
      Böylece kültürel ve insani değerleri içselleştiren bir gençlik sayesinde; refah düzeyi yüksek, sosyal adalet duygusuna sahip, pozitif hukukun güvencesi altında, ekonomisi güçlü, toplumsal barışa sahip, gelişmiş bir ülke oluşturulabiliriz.
Bizi Taşıyacak Gücümüz Gençlerimiz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Vira Trabzon ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!