Okuyan Bilir, Yazan Bilir Ya Duyan Neyi Bilir

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Okuma ve yazmanın tek amacı vardır öğrenmek.

Okuyup yazan istese de istemese de öğrenir.

Öğrenir ama doğruyu/gerçeği öğrenir.

Zira kaynağı elindedir.

İspatı kolaydır.

Okumak ve yazmak zordur da aynı zamanda.

Okumak istediğin kaynağı bulacaksın,

Okumak ve yazmak için ona zaman ayıracaksın,

Okuduğun ve yazdığın konu ile ilgili bilgilerini karşılaştıracaksın.

Seni tatmin etmediyse başka kaynaklara başvurup yeniden okuyacaksın.

Elbette soran olabilir: Yazma bunun neresinde?

Okuduğunuz alanda doğru bilgilenmek istiyorsanız, okuduklarını sırasıyla,

Tarihiyle not edeceksiniz.

Konular aynı olduğu zamanlarda da bu yazdıklarınızı da karşılaştıracaksınız.

Elbette yazmanın en değerli/en kalıcı öğrenme şekli olduğu unutulmamalıdır.

İlim, bilim ve teknoloji bu hızla devem ederse bilgimiz kısa sürede çok daha fazla artacaktır.

Ama bu sosyal bilimlerden başlayıp; sanat ve kültürle devam ederse.

Hele bir seviyeden sonra Arapça, Almanca, Rusça ve Çince öğrenmeye başlarsanız işiniz zor demektir.

İşte 600 sene Osmanlı ve dolayısıyla Türk halkı Arapçayı öğrenemedi.

Kaldı ki Arapçada bir dil olduğuna göre öğrenilmelidir.

Ama bilim insanlarının işidir.

Ama Arapçayı din adına öğrenmeye başlarsanız; o zaman insana sorarlar, Arapça Allah’ça mıdır diye?

İnsan mutlaka bilmeli,

İnsan mutlaka öğrenmeli.

Ama kaynak taraması yaparak. Zira dünya bugün neredeyse tüm kaynakları “kırık-topal” evrensel dillere çevirmiş durumdadır.

Yani öğrenmek için kaynak çoktur.

Yeterki siz kaynak arayın.

Böylece önce okuyun, sonra yazın.

Ama ya sadece duyan ya da dinleyen ne öğrenir?

Okuyan Bilir, Yazan Bilir Ya Duyan Neyi Bilir

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Vira Trabzon ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!