Öğretmen; bir bilim dalını, bir sanatı ya da teknik bilgileri öğretmeyi meslek edinmiş, okulda öğrencilere ders veren; bir milleti özgür, bağımsız, şanlı ve yüksek bir toplum olarak yaşatmaya çalışan eğitimin ana unsuru kimsedir.
Eğitimin ana unsuru öğretmen, üretip paylaşmayanı bencil ve zalim; üretmeden paylaşanı çıkarcı; hem üretmeyen hem de paylaşmayanı zorba; üretip de paylaşanın mutlu olacağını bilerek ona teslim edilen çocuklara bu yönde bilgi ve davranış kazandırandır.
Öğretmen; güven verilmeden cezalandırılan çocuğun, açgözlü ve korku sarmalında; başkasını düşünmeden bencilliği ağır basan bir çocuğun, sevgiyi çıkar olarak benimseyen bir durumda; doğruyu başı ağrıdığında sahiplenen bir çocuğun, gerçeği gizleyen, onun kimyasını bozmaya çalışan bir durumda, yalanın pençesinde yetişkin olacağını her zaman göz önünde bulundurandır.
Öğretmen, her ne pahasına olursa olsun tahtayı kendi sorunlarını çözmek için kullanmayandır. Öğretmen öğrencilerine sevgi göstermek, hoşgörüde bulunmak, umut ve ufuk olandır.
Öğretmen, çocuğun okula gelmeden anne-baba ve diğer etmenlerin baskısını “aktif dinleme” yöntemiyle ortaya çıkaran, çözüm yolları arayan ve çözüm bulan olarak velilerine ve öğrencilerine güven verendir.
Öğretmen, öğrencisinin annesi, babası ve diğer büyüklerinin davranışları ile söyledikleri arasında çelişkide kaldığında, davranış yönünde tercihini kullanacağına; bu nedenle davranışlarının söyledikleriyle çelişir olmamasına özen gösterendir.
Öğretmen, insanların tek elden, aynı saksıda ayrı özelliklerde yaratıldığına inanarak; öğretmeyi, egemen sınıfın ya da bazı ideolojilerin etkisinde kalmadan, “gerçeği” inanan olarak uygulayandır.
Öğretmen, eskinin yeniyi kıskandığını, yeninin vücut bulup ortalıkta gezmesini istemediğini, kısacası yeninin düşmanı olduğunu bilerek geçmişe takılıp kalmayandır.
Öğretmen, bilgiyi paylaştıkça çoğalacağını bilerek koruyan, kollayan ancak onun iyesi olup hapsetmeyendir. İnanç değerlerini baskı, makamını da kıyıcı olarak kullanmayandır; bu nedenle günlerini ve uykularını kendine düşman olanlarla savaşarak geçirmeyendir.
Öğretmen, öğrencilerine hayatla mücadele etmeyi öğretirken, onlara sorumluluk ruhu aşılarken; yaratıcı güçleri zayıflamasın diye onlardan sevgisini, hoşgörüsünü ve iyiliğini esirgemeyendir.
Öğretmen, her ne kadar eli kolu bağlanıp yüzmesi ve kendine teslim edilen çocuklara da yüzme öğretmesi istense de; toplumsal ve vicdani zorunluluktan, devletin baskıcı tutumundan kurtulup kendini çocuklara, gerçekleri anlatmak için atayandır.
Öğretmen, zamanında veremediğimizi vermesini istediğimiz; zamanında öğretmediğimizi öğretmesini istediğimiz; zamanında kazandırmadığımız davranışları kazandırmasını istediğimiz kişidir.
Öğretmen, ne yazık ki son yıllarda, köyden uzaklaştırılan, çocuk bakıcısı gibi algılanan, egemenin sözcüsü olmaya zorlanan, dilek ve temennilerle eğitim ve öğretimi sürdürmeye zorlanan, etliye sütlüye karışmayan, “sallabaşını al maaşını” şeklinde yaşam sürdürmesi istenen, kendisi ile ilgili kanun ve yönetmelik yapılırken kendisine hiçbir şey danışılmayan kimsedir.
Emekli bir öğretmen olarak hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.