Anlık Türkiye tomografisi

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Dünya’da yaklaşık 200 ülke var.

Ama başka hiçbir ülke yok ki bizdeki kadar acı acı gülümseten absürt olaylar yaşasın.

Siyasal İslamcıların ‘ideolojik saplantılarıyla’ yönettiği ülkemizin pespaye gündemine bir göz atıp, konuşulan ile yaşanılan arasındaki tezatlığı ortaya koymak istiyorum.

Vatandaş hastalık ve ekonomik kriz içinde boğuşurken, “tartışılan konular” ülkenin buralara nasıl savrulduğunu adeta ispatlar nitelikte. Yalan, iftira, riyakârlık ve kayırmacılığın toplumu sürüklediği mecrayı daha iyi kavramak için son 1 hafta içinde yaşananları art arda sıralayınca, gerçek manzara zaten kendiliğinden ortaya çıkıyor.

Madde madde özetledim, buyurun birlikte okuyalım;

1- Eski AKP milletvekili Hamza Yerlikaya’nın diplomasının “sahte” olduğu ortaya çıktı, hem de mahkeme kararıyla. İddia değil, ortada kapı gibi mahkeme kararı var. Bu zat bir yanda Saray’da danışmanlık yapıyor, öte yandan bir kamu bankasında yönetim kurulu üyesi. “Sahtekar” olduğu mahkeme kararıyla sabit olan Hamza beye milletin bankasını teslim etmişler; Red Kit filmindeki Dalton Kardeşler gibi, adeta karikatürize gerçekliğinde yaşıyoruz.

2- TBMM Genel Kurulunda bir AKP milletvekili “kuru ekmek yiyen insanın” aç sayılmayacağını söyledi. Alıyorsanız elinize ekmeği ve bir bardak su eşliğinde yiyorsanız, aç değilsiniz. Şükredin, oturun aşağıya..! Sonrası daha da trajik; bunu söyleyen AKP Denizli milletvekili Şahin TİN’in, yediği kebabın faturasını Çivril Belediyesine ödettiği çıktı ortaya. Yani halka hizmet için ayrılan para, kebap şeklinde inmiş vekilin midesine. “Vekil” olana kebap, “asıl” olana kuru ekmek..!

3- Sakarya Üniversitesinden bir profesör çıktı ekrana “üniversite fuhuş yuvası” dedi. Daha önce yine akıllara ziyan “google’ı Abdülhamit icat etti”  açıklamasıyla gündeme gelen Prof. Ebubekir Sofuoğlu’nun  asıl derdini tahmin edebiliyoruz, onun derdi; laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kadınlara tanıdığı “eğitim-öğretim hakkını” bir türlü içine sindirememesi. Yetkisinde olsa, kadının sokağa çıkmasını yasaklar. Çünkü kafa, Vahabi-Selefi yobazlığının ürünü. Üniversiteyi “fuhuşhane” ilan eden bu hocanın, ders verdiği kız öğrencilere hangi gözle baktığı da ortaya çıkmış oldu. Bana kalsa ‘bacak arası’ ahlakına sahip bu Ebubekir efendiyi asla derslere sokmam. Fakat uyduruk bir soruşturmayla olayı yine kapatacakları belli. Dileğim; gireceği ilk derste, yürekli bir kızımızın ‘hak ettiği’ cevabı yüzüne tokat gibi vurmasıdır.

4- Diğer yobazımız Yalova Üniversitesinden Doç. EbubekirSifil! Başka açıklamalarından da tanıdığımız bu dinci yobaz, DİB’e çağrı yaparak Yılmaz Özdil ve Cüneyt Akman’ıncesetlerinin camiye sokulmamasını istedi. Bu fitneci yobaz açıklamasında, cenazeye ‘ceset’ diyerek kendince bir aşağılama vurgusu da yapmış.  Yahu sen kimsin de insanlar arasında  “namazı kılınacaklar” ve “namazı kılınmayacaklar” tasnifi yapıyorsun! Bu ne cüret Sefil-Sifil efendi!

5- DİB’in çağrısı üzerine “yağmur duasına” çıkıldı. Bunun üzerine fazla yorum yapmayacağım, sadece 2020 yılında tekrar Ortaçağ’ın din anlayışına geri döndük diyebilirim. Ve eklemek isterim; doğa olaylarına dua ile “müdahale” edeceğini sanan düşüncenin, bizi yönetmesinedir isyanım.

6- Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde “elektrik duasına çıkan” köylüler hakkında DEDAŞ şirketi suç duyurusunda bulundu. Köylülere önerim, DİB’den fetva ve avukat talep etmeleridir! Bakalım mahkeme ne karar verecek?

7- İBB’nin Halk Ekmek dağıtımı için büfe sayısını artırma önerisi, AKP ve MHP’li üyelerin oylarıyla reddedildi. Hem de açılacak yeni büfelerin sadece “şehit ve gazi yakınlarına” tahsis edileceği vaadine rağmen. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bu kriz günlerinde “ucuz ekmek hizmetini” vatandaşına çok gören bu “çatışmacı/ayrıştırıcı” anlayış yönetiyor ülkeyi, gerisini varın siz düşünün gayrı. Muhalif belediyelerin topladığı “yardım paralarına el koyan” zihniyetten başka ne beklenebilir ki!

8- Yine geçtiğimiz hafta bütçe görüşmelerinde vekillerimizin, birbirlerine karşı ağza alınmayacak sözlerine şahit olduk. Meclis Genel Kurulunda “tehdit-hakaret-aşağılama” gırla giderken, millette ekranlardan canlı izledi. TBMM’de düzeyin bu kadar düştüğüne hiç şahit olmamıştım. Düşünün, ülkeyi işte bunlar yönetiyor!

9- Samsun’da bir vatandaş avuç içine “iş-aş” yazarak intihar etti.

10- TBMM Genel Kurulunda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2021 bütçesi görüşmelerinde konuşan Bakan Zehra Zümrüt Selçuk; yoksulluk Türkiye için sorun olmaktan kalktı dedi. Böyle bir açıklamaya ne denebilir ki; herkes olup-biteni yaşayarak görüyor zaten.

İşte, hali pür melalimizin haftalık özeti budur.

Ne çok anlatıyor bizi; Fatih Erkoç’un “oynatmaya az kaldı” şarkısı. 21.yy’da el alem uzaya yerleşirken bizim gündemimizde bunlar var.

BÖLGEDEN

Eylül ve Ekim ayında kilosu 25 TL’ye kadar çıkan fındık fiyatı bugünlerde 23 TL civarında gezinmekte. Fındık üreticisi fiyatın yükseleceği beklentisi ile hayal kırıklığına uğrarken, yine tek kazanan İtalyan Ferrero firması oldu. Piyasanın en büyük alıcısı konumundaki İtalyan şirket, pazar fiyatının oluşmasında aktif rol oynuyor. Özellikle TMO’nun yetersiz ve Fiskobirlik’in de devreden çıkmasıyla sahipsiz kalan üretici piyasada bulunan tüccarların insafına terk edilmiş durumda.

Almanya’nın Hamburg şehrinde bulunan uluslararası fındık borsasındaki fiyatın şekillenmesinde doğrudan bir etkimiz yok, tüm kontrol yabancı sermayenin elinde. Oysa dünyadaki fındığın yaklaşık %80’ni Türkiye üretiyor. Bundan hareketle şunu söyleyebiliriz; fındık herhangi bir tarım ürünü değildir. Fındık, ülkemiz açısından oldukça stratejik bir üründür. Çünkü dünya piyasasını tek başına belirleyebilecek oranda üretimi Karadeniz bölgesi yapıyor.

Öyleyse sormak lazım; bizim fındığın rantını neden başkaları yiyor? Fındık üreticisi neden bu kadar sahipsiz ve örgütsüz?

Ez cümle; Karadeniz bölgesinin temel geçim kaynağı olan fındığa, hak ettiği değeri ve önemi kazandırmanın yolu bilinçli ve örgütlü olabilmekten geçiyor. Örgütsüz, bilgisiz ve bilinçsiz olduğumuz sürece,  hem üretici hem de ülkemiz kaybetmeye mahkûmdur.

Anlık Türkiye tomografisi

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Vira Trabzon ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!