Kutsalımız ne diyor, biz ne yapıyoruz?

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kutsal, güçlü bir dini saygı uyandıran veya uyandırması gereken kabul görmüş; bozulmaması, dokunulmaması gereken, çok sevilen bir değeri ya da şeyi, bir zarar gelmesin diye, özenle korumaktır.

Bu yazımda kutsallarımızı Türkçe sözcüklerle anlatmanın önemini vurgulamaya çalışacağım. Bunu yaparken çok sevdiğimiz, zarar gelmesini istemediğimiz ve özenle korumaya çalıştığımız yüce betiğimiz Kur’an’ın söz varlığının köken bilimine –etimolojisine-, yine Kur’an’ın ilgili belgülerine-ayetlerine- dayanarak yapacağım.

Değerli okurum, Tam ve hiçbir eksiği bulunmayan yüce Yaratan Kur’an’ı, 6.236 belgü –ayet- 1 ; 77.934, 77.437 ve 77.277 arasında 2 sözcükten oluşturdu. Arapça, İbranice, Yunanca, Süryanice, Habeşçe, Berberice-Kıptice, Nebatice 3 dillerinden ve hangi dilden geldiği belli olmayan, ancak Arapça olmadığı kesin olan onlarca sözcükten oluşturdu; hiçbir dilin üstünlüğünü ya da değersizliğini vurgulamadan.

Bizlere Arap ekinini ve Arapça harflerin okunuşunu ve yazılışını kutsal bir değer olarak dayatanlara artık inanmıyor, güvenmiyorum. Bu Arap milliyetçilerine; karıncanın, hüdhüd kuşunun dilini Hz. Süleyman’ın anlayacağı dile, Hz. Süleyman’ın dilini de 1500 yıl sonra Hz. Muhammet’in anlayacağı dile çevirterek ve farklı dillerin sözcüklerini kullanarak ileten, Arapça ile birlikte evrendeki bütün canlı, cansız varlıkların dillerini konuşabilen ve her şeyi bilen Tanrının yüceliğini hatırlatarak diyorum ki:

Sevindirici haber anlamında olan “İncil”; yüce betiğimizin Şuara-182 ve İsra-35. belgülerinde adalet anlamında kullanılmış “kıstas”; ‘kılıçtan keskin kıldan ince’ diye sıfatlandırılan ve yol anlamında kullanılan “sırat” sözcükleri, Yunan kökenlidir 4.

Kuran’da Hud-40. Belgüde –ayette-, Müminun-24. belgüde tandır anlamında kullanılan “tennur”; değerli bir cevherin adı olan ve Kur’an’da Rahman Suresinin 58. Belgüsünde geçen ”yakut” ve ince atlas anlamında olan ve Kuran’da Kehf -31. belgüsünde, Duhan-53. Belgüsünde ve İnsan-21. belgüsünde, cennetliklerin giyecekleri bağlamında geçen “sündüs” sözcükleri Farsçadır 5.

Cehennem” sözcüğü, bazı araştırmacılara göre İbranice, bazı araştırmacılara göre de Farsça kökenli olduğu; bazı araştırmacılara göre ise de Süryanice “Kehnam” kökünden geldiği söylenmektedir 6. Sözcük, yüce Yaratan tarafından hangi dilden olduğuna bakılmadan, Kur’an’da yetmişten fazla yerde kullanıldı!

Kuran’da cennetin bir türü olarak geçen ve Süryanicede üzüm “bağı demek” olan “Firdevs” sözcüğü, Kuran’da Kehf Suresi 107. Belgüsünde –ayet- ve Müminun Suresinin 11. Belgüsünde cennet sözcüğüyle birlikte geçiyor 7.

‘Ey insan!’ demek olan ve Kur’an’da bir yerde surenin başında geçtiği için aynı zamanda ona ad olmuş olan “Ya:Sin” sözcüğü Habeşçedir 8.

Yüce Betiğimizin İsra Suresinin 7. Belgüsünde ve Furkan Suresi 39. Belgüsünde geçen “Tetbir”/Yütebbirü sözcüğü Berberice-Kıptice bir sözcüktür 9.

Yüce Yaratanın 99 adından biri, yarattıklarının hepsine merhamet eden, esirgeyen ve bağışlayan anlamındaki “rahman” sözcüğü, İbranice “rağman” kökünden gelmektedir 10. Yüce betiğimizin her surelerini okumaya, dua yapmaya ve bir işe başlamadan önce çektiğimiz her besmelede var olan “Rahman” sözcüğü, Yahudilerin kullandığı dil olan İbraniceden olduğu halde besmelede ve Kur’an’ın diğer yerlerinde geçen eylemlerdeki anlamını ne daraltmış, ne de küçültmüştür.

Her şeyi bilen, anlayan, tam ve hiçbir eksiği bulunmayan yüce Yaratan Rum-22’de, “Tanrının varlığının delillerinden bir tanesi de… Dillerimizin farklı farklı oluşudur…” buyurmaktadır. Bu belgüdeki anlatımı doğrulayan bir şekilde sözü edilen dillerin sözcüklerini –İbranice, Yunanca, Farsça vb.– Kur’an belgülerine yerleştirerek, yüce betiğin sadece Arap’ın değil tüm insanlığın malı olduğunu göstermiştir, yüce Tanrı. Bu duruma karşı olanlar için, ‘İslam’ın Arapların kabile dini olmasını isteyenler’ ve gerçekleri örten nankörler olduğunu söyleyebiliriz.

Anadolu topraklarında yaklaşık 300 yıl kadar kullanılan Cehennem anlamındaki “tamu”, cennet anlamındaki “uçmak”, yüce anlamındaki “ulu”, yarattıklarının hepsine merhamet eden, esirgeyen ve bağışlayan anlamındaki Rahman sözcüğüne karşılık kullanılan “Bağırsak”, Farsça olan peygamber sözcüğü yerine “yalvaç”, secde sözcüğü yerine “yükünç”, vb. sözcükler ile Türk insanı kutsalını anlamaya, anlatmaya ve yaymaya çalıştı.

Ne yazık ki arap ülkelerinden Müslümanlığı ve Müslüman ahlakını daha iyi anlatmak, öğretmek için getirtilen sözüm ona görgülü, bilgili, olgun, ince insanlar –çelebiler – ve onların dalkavukları, kinlerini din yapmışlardır. Yeni Türkçe sözcükleri kutsal alandan kopartarak, silerek, kullanımını engelleyerek, küçük düşürerek Arap Milliyetçisi, Türk’ün ve Türkçe’nin düşmanı olmuşlardır. Arapçayı öğrenmeden yüce Yaratan’a kul olmayı çok görmüşlerdir; böylece insanlık suçlarının en büyüklerinden birini işlemişlerdir.

Evet, insanlık suçunun en büyüğü, tam ve hiçbir eksikliği bulunmayan yüce Yaratan’dan gelen bilgi ve ışığı gizlemektir; yüce Yaratan’ın bizleri ‘…farklı dillerde yarattığı..’ halde başka bir dili kutsallaştırmaktır. İnsanlık suçunun en büyüğü, yüce Yaratanın Kur’an’ı oluştururken yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi İbraniceyi, Yunancayı, Farsçayı, Süryaniceyi, Habeşçeyi, Berberice, Nebatice vb. dillerin hiçbirini, hiçbirinden üstün görmeden kullanmasına karşı gelmektir; Müslümanlığı Arap ekinine ve Arapça harflerin okunup yazılmasına, Türkçe sözcüklerin kutsal alandan atılmasına indirgemektir.

Kutsalımız; bilgiyi ekip biçer hale getirmek için, yanlışları, olumsuzlukları, imansızlıkları davranış haline getirenlerin, yani kıygıyı sürdürenlerin yorulmasını, doyuma ulaşıp çekip gitmesini bekleyemeyiz, direnmeliyiz diyor. Dinimizi ve dilimizi ‘üzerimize pislik yağmaması’ için aklın yolunda kullanmamız gerektiğini söylüyor. Kutsalımız, Arap olmayan insanların Kur’an’ı kendi dilleri ile öğrenmeye, yaşamaya, yaşatmaya, yüce Yaratan’a kulluk görevlerini yerine getirmeye hiçbir engelin olmadığını söylüyor, gösteriyor.

Ben de bu örneklere dayanarak, “halkımızı softalara inanmama, kutsal değerlerimize aklın yoluyla inanma, bütün dillere saygı duyarak, yüzyıllarca kıygı –zulüm- gören dilimize daha bir özveriyle sarılma eylemine davet ediyorum”.

1. Kur’an’daki Toplam Ayet Sayısı6666 Değil mi?, Ulaşılan Adreshttp://www.fetva.net/yazili-fetvalar/kurandaki-
toplam-ayet-sayisi-6-666-degil-mi.html

2. Kur'ân-ı Kerim'de kaç kelime vardır?, http://www.sorusorcevapbul.com/soru-cevap/kurani-kerim/kurni-
kerimde-kac-kelime-vardir

3. Yılmaz Dikbaş, Kaynak: http://xn--gndemarivi-9db80j.com/gundemarsivi.com/kuranda-arapca-olmayan-
yuzlerce-sozcuk-var/

4. Yılmaz Dikbaş, a.g.y.

5. Yılmaz Dikbaş, a.g.y.

6. Yılmaz Dikbaş, a.g.y.,

7. Yılmaz Dikbaş, a.g.y.

8. Yılmaz Dikbaş, a.g.y.

9. Yılmaz Dikbaş, a.g.y.

10. Yılmaz Dikbaş, a.g.y.

Kutsalımız ne diyor, biz ne yapıyoruz?

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Vira Trabzon ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!