Öncelikle şunu belirteyim ki; o kadar Trabzonspor muhabiri, Trabzonspor’un her anını takip eden gazeteci-yazar, eski yönetici, duayen, Trabzonspor’a gönül vermiş binlerce insan varken bu konuyu benim dile getirmiş olmam inanın beni de rahatsız ediyor ve şaşırtıyor.
Ama asla kayıtsız kalamayacağım bir ayıbı görmezden gelmem de vicdanımı son derece rahatsız ederdi.
İsmi Trabzon’u aşmış, Türkiye’yi sarmış, dünyaya mal olmuş, milyonların gönlüne girmeyi başarmış sadece futbol değil, yaptıklarıyla, söylemleriyle filozof olarak tanımlanan çok kıymetli Özkan Sümer’i kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyorum.
Kim olarak; Trabzonspor’un varoluş mücadelesini yani asıl kimliğini bilen ve aynı devrimciliğin sürmesi için son derece hassasiyet göstermeye çalışan bir taraftar olarak…
Bu mücadelenin baş kahramanlarından Özkan Sümer’in ölümü, Trabzonspor’un bu ruhunun da ölümü gibi geliyor bana…
Bu duruma da ayrıca üzülüyorum…
Gördüm çünkü o ruhun öldüğünü Özkan Hoca’mızın cenazesinde gördüm…
Özkan Sümer’in hastalığının ne olduğu biliniyordu.
Hastanedeydi ve hayat mücadelesi veriyordu…
Trabzonspor’un bu durumdan haberi vardı.
Akyazı’da yapılan Futbol Akademisi’ne Özkan Sümer’in adını verdiler. Binanın açılışı erkene alındı. Tören yapıldı.
Törene; Trabzonspor’dan Genel Sekreteri Ömer Sağıroğlu, Başkan Yardımcısı Emin Kahraman, Sağlık Kurulu Başkanı Yaşar Kibar Güven İdari İşler,Tesisler ve Stadyum Sorumlusu Lokman Sadıklar ve Divan Kurulu Başkanı Ali Sürmen katıldı.
Başkan Ahmet Ağaoğlu yoktu.
Asbaşkan Mehmet Yiğit Alp yoktu…
Yıllar sonra ilk defa Özkan Sümer’in adı şehirde yaşatılma kararı alındığı için o atmosferde yoklukları çok da göze batmadı.
Özkan Hoca, 21 Aralık en uzun gecenin sabahında sabah 05.00 sularında vefat etti.
Hastane odasındaydım. Erken uyandım. O gün ablamı ameliyata gönderecektim.
Telefonuma gelen mesaja bakakaldım…
“Tören-cenaze nasıl olacaktı?
Yer yerinden oynamalıydı…
Özkan Sümer bu ya… Özkan Sümer…
Pandemi vardı…
Trabzonspor ne yapacaktı?” diyerek beklerken bilgiler geldi…
“Cenaze namazı İskenderpaşa’da saat 14.00’da.”
Ablamı ameliyata gönderdim, cenazeye gittim.
Pandemi kuralları olmasına rağmen Özkan Hoca’yı sevenleri son yolculuğunda yalnız bırakmamıştı.
Yine başkan Ahmet Ağaoğlu yoktu, Mehmet Yiğit Alp yoktu…
Trabzonspor’da çalışan bir arkadaşa “Başkan nerede?” diye sordum.
“Trabzonspor kafile olarak Hatay deplasmanına gitti” dedi.
İçimden “Fizan’da da olsan geleceksin, böyle şey mi olur” diye geçirdim…
Sonra da “Yok canım başkan yola çıkmıştır şimdi, artık cenazeye yetişemezse mezara gider” diye düşündüm.
Ama ne gelen var, ne giden, ne arayan var, ne soran….
“İnsan ailesini arar, başsağlığı diler, cenazeyi bir gün bekletin, tören yapalım” der…
O da yok…
İnsan medya aracılığı ile bir mazeret bildirir yahu…
O da yok…
Acının sarhoşluğuyla pek sağlıklı düşünemiyor insan…
Biraz zaman geçince gerçekten o koca ayıbı, ruhsuzluğu daha iyi gördüm…
5 gün sonra (26 Aralık Cumartesi günü) Ahmet Ağaoğlu Özkan Sümer’in mezarını ziyaret etti…
Mehmet Yiğit Alp yine ortada yok…
Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu ve Asbaşkan Mehmet Yiğit Alp sınıfta kalmıştır. Dahası da vardır…
Ben şaşırmıştım ama eminim ki Özkan Sümer şaşırmazdı…
Mehmet Yiğit Alp ve Ahmet Ağaoğlu bu saatten sonra hiç bir konuda samimiyetinize inanmayacağım, sizi hep şöyle hatırlayacağım; Trabzonspor’un kıymetini bilmeyen vefasız insanlar ve aslında Özkan Sümer’in yıllarca savaştığı zihniyetin birer parçaları…
Ve hayal kırıklığı…
BERAT ALBAYRAK TRABZONSPOR’A BAŞKAN OLUR MU?
Olur neden olmasın ki…
Trabzonspor’a kimler başkan oldu, kimler yönetici oldu, hiç bir şeye şaşırmayız!
BAŞKAN ZORLUOĞLU, NASIL BAŞARILI OLUR…
Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu’nun en büyük şansı Trabzon’u tanınmaz hale getiren Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu’nun ardından başkan olmasıdır.
Nitekim o dönem yapılan yanlışlara “Yanlış” deme erdemini gösteren Başkan Zorluoğlu, bir hırs uğruna trilyonlar harcanarak yapılan Reşadiye kavşağını yıkma kararı almıştır.
Zorluoğlu, sadece görev süresi içinde Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu’nun yaptıklarını eski haline getirmeye çalışsa büyük bir iş başarmış olur.
Keşke Gülcemal’e de “Dur” diyebilse mesela…
Keşke Boztepe’nin değil, Trabzon’un bağrını delen tünellere, viyadüklere “Dur” diyebilse mesela,
Keşke Trabzon tarihinin izlerini yok edenlere “Siz ne yapıyorsunuz?” dese mesela…
Keşke tarihi binaların etrafındaki betonlaşmaya izin vermese ve tarihi surların altındaki otoparkı kaldırabilse…
Keşke Çömlekçi, Arafilboyu, Kaymaklı mahallelerinde dönüşümü hızlandırsa ve vatandaşın hakkını korusa…
Botanik parkı, betonik park halinden kurtarabilse…
Fakat kamuoyunda şöyle bir algı oluşturulmaya çalışılıyor gibi; sanki Gümrükçüoğlu başka partinin başkanıydı…
Trabzon’a kim bu kadar zarar verdi?
Gümrükçüoğlu mu?
Yoksa O’nu iki kez aday gösteren AK Parti mi?
Allah’tan üçüncü kez aday göstermediler de Trabzon’u tam istedikleri hale getiremediler…
Yoksa Zorluoğlu’nun da ya da sonradan gelen başkanların işi bayağı zor olacaktı.