Tuba Büyüküstün hayranı oldum ya, artık canlandırdığı bütün karakterleri merak ediyorum ve rastladıkça izliyorum. Adının geçtiği her yere bakıyorum. Büyük sanatçı. Çok da ödül almış. Hepsini hak etmiştir kuşkusuz. Bu arada özel hayatı da kadraja giriyor. Bu kısmı çok ilgimi çekmiyor. Onur Saylak’tan sonra özel alanda biraz bocaladığı anlaşılıyor. Kızları olduğunu öğrendim ve ben onun kızlarıyla ilişkisini, Asi dizisinde birlikte oynadığı çocuk oyuncu Çağla Çakar (Asya) ile kurduğu biçimde hayal ettim. Tanımasam da öyle yaptığından neredeyse eminim. Özel hayatına ilişki de sokacaktır kuşkusuz. Medyada eski bir futbolcudan da bahsediliyor Ne derece doğru hiç merak etmedim. Sevgili, eş olmadan yaşam zor.
Gönülçelen’e bugünlerde rastladım. Tuba’nın adını görünce merakım uyandı ve baktım. Bu diziye göz aşinalığım olduğunu anladım. Televizyonda oynadığı dönemde arada bir rastlamış ama tiryakisi olmamışım. Dizi izlemediğim bir dönemmiş anlaşılan fakat Tuba olunca niye izlemeye devam etmediğimi önce çözemedim. Tuba (Hasret), beni bu dizide büyüleyememişti. Neden? Düşününce ayrımsadım. Bu dizide canlandırdığı karaktere hayat veremiyordu. Sıradan ev halinde bir Tuba’yı oynuyordu. Çingenelik de yapmacık duruyor. Buna rağmen olumlu bir detay, Tuba Büyüküstün (Hasret) dizideki şarkılarını canlandırırken ağız hareketlerini muhteşem kontrol ederek kendi söylüyormuş havasını tartışmasız yaratıyor. Anlaşılan bu sahnelere çok çalışmış ve bu övgüyü hak etmiş oluyor.
Murat, (Cansel Elçin), Hasret (Tuba Büyüküstü) ile çingene mahallesinde karşılaşmış ve Levent’le (Onur Saylak) iddiaya girmiştir. Bu alt tabaka kızından bir “diva” yaratacaktır.
Hatırla Sevgili’den tanıdığımız Cansel Elçin (Murat) bu dizide, yurt dışında yaşamış, Türkiye üzerine çalışmalar yapmış ünlü bir müzikologdur. Varlıklı ailenin oğlu rolündedir.
Murat, iddiasını kanıtlayabilecek ve bu Çingene kızından bir yıldız, bir hanımefendi yaratabilecek midir?
Bu arada Hasret , müzikolog Murat ve menajer Levent arasında bir aşk çekişmesinin de tarafı olacaktır.
Konu, zaten basit bir Türk filmi senaryosu. Onlarca örneğini seyrettiğimiz bu türün dizisi yapılmış. Yani hem senaryo, hem de Tuba Büyüküstün’ün oyunundaki sıradanlık beni ekranda tutamamış.
Hayat arkadaşım Ayla ile yurt dışından döndüğümüzde bir dönem katkıda bulunduğu Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı’nın adını duymak hoş bir sürpriz oldu. Ayrıca Azra Erhat, Yves Montand, Patrick Süskind okunması izlenmesi de başka hoşluklar oldu.
Dizinin sonlandırılması kararı verilince anlaşılan senaristler final yazmakta zorlanmış. Öyle ya, Hasret’i balkondan atacak değillerdi! Hangisinin aklından çıkmışsa, neredeyse kadronun tamamı birbirine haber vermeden “Paris yolculuğu” planlamış. Bunun akıl edilmesiyle deyim yerindeyse dizinin üstüne “tüy dikme” gerçekleşmiş. Tabii benim gibi “fantezi”den nasibini almamışlar için böyle…
Bu yapım da, “Asi” dizisini gerçekleştiren Asis adlı firma tarafından çekilmiş. Zaman zaman değişse de aşağı yukarı aynı kadro. Tomris Giritlioğlu yine danışman. Yönetmen yine aynı Cevdet Mercan. Senaryo danışmanı Nilgün Öneş. Bitiş jeneriğinde sıkça dinlediğimiz “gururu yenemedik” şarkısını seslendiren Eylem Aktaş bile var.
Ama olmayınca olmuyor…