Elbette ölmeli.
Ama zamanı gelince.
İnsanın ne zaman öleceğini de Yaradan’dan başka kimse bilmez.
Hatta peygamber hayatta iken onlar da bilmezdi.
Sırası ve zamanı gelince,
Azrail emir alınca ölüm de gerçekleşemez.
Yaradan her görevi hazreti peygambere vermedi.
Yani Yaradan Peygamberine; git şu adamın canını al,
Ya da Azrail’e söyle şu adamın canını alsın diye bir emri yoktu.
Fıkra:
Temel’in ölüm zamanı gelmişti.
Azrail gelir ve Temel’e;
“Hazır mısın Temel canını almaya geldim.” Der.
Temel de bir mazeretini beyan ederek birkaç gün daha izin ister.
Azrail’de bunu uygun görür.
Sonra da bir süre verir kendisine.
Zamanı gelince Temel uçağa binip kaçmak ister.
Uçak tam havalanmış iken Azrail yine yanına gelir.
Temel ise Azrail’e; bu kadar yolcuyu da bir arada öldürecek halin yok ya!
Der.
Azrail ise çok manidar cevap verir: Temel sizleri bir araya getirmek için neler çektim. Şimdi hepiniz öleceksiniz.
İşte ölüm böyle bir şey.
Kurtuluşu yok,
Kaçması olanaksız.
Ama bebek katilinin uşaklarının katlettiği 13 kahraman vatandaşımız aralıklarla 6-7 senedir bunların elinde.
Bunu anlamakta sorunum var.
Hani biz büyük ülke idik.
ABD Saddam’ın kokusundan yerin altında onu buldu.
Sonra da cezalandırdı.
Bizim kahramanlarımız nasıl oldu da bunca sürede bulunamadılar?
Bu soruyu yok mu sayalım.
Yoksa bu kahramanlarımızı da 40 terörist eşittir 13 Türk sayarak,
Ya da aksi bir durumda mı öldürdük/öldürdüler.
Bu büyük milletin canı da kahramanları da önemli ve aynı değerdedir.
Tıpkı vatanımız gibi.
Ama bunu bilme hakkımız olduğu kanısındayız.
Zira bu kanı da mı bu 13 kahramanımız kadar hükümsüzdür?
Zira karşımızda olan bu ve benzeri düşmanların büyüklüğünü,
Yaydıkları tehlikeleri,
Ya da insanlarımızı katletmeleri konusunda daha dikkatli olmaları sağlanmış olmaz mı?
Gerek Türk halkı,
Gerekse yabancılar ülkemize turist olarak davet edildiklerinde alınacak tedbirleri de öğrenmiş olmaz mıyız?
Ya da belki bizim de alabileceğimiz tedbirler olmaz mı?
Bu gizlilik niye?