Faroz: Faros ismi antik çağın yedi harikasından biri olan İskenderiye Fenerine kadar uzanır. İskenderiye Feneri veya Faros Feneri, M.Ö. 3.yüzyılda Mısır’da İskenderiye Limanı’nın karşısındaki Faros Adası üzerine yapılmıştır. Büyük İskender’in ölümünden sonra güçlenen kumandan Ptolemy Soter, İskenderiye’yi kendine başkent yaparak bağımsızlığını ilan eder. Sostratus tarafından İskenderiye Kütüphanesi’nde, Faros adasına yapılmak üzere bir fener kulesi tasarlanır. Fenerin inşaatı M.Ö 285-246 yılları arasına kadar devam eder. Kaidesi ile birlikte 135 metre yüksekliğinde olan bu fener, beyaz mermerden yapılmıştır. Tepesinde bulunan tunçtan yapılmış büyük bir ayna ile 70 kilometre uzaklıktan ışığın görülmesini sağlardı. Fenerin üzerinde bulunduğu, inşa edildiği adacığın(kayalığın) orjinal adı Faros olduğundan, Faros adacığının adı önce bu deniz fenerinin, daha sonra tüm deniz fenerlerinin bu adla nitelendirilmesine neden olmuştur.
Faroz, Faros kelimesinin tarihsel kökenini inceleyerek giriş yaptığım bu yazı, Vira Trabzon internet gazetesinde “Gargalak”[1] isimli köşemdeki üçüncü yazım olacak. Doğup büyüdüğüm baba-ana ocağım olan Faroz mahallesini yazmanın mutluluğu içindeyim.
Kentlerin kimliği; kendine özgü farklı değerler, anlatılar ve dillerle oluşur. Kenti anlamak, onunla barış içinde yaşamak ve o kentli olmanın gururunu yaşamak için kentin kimliğini oluşturan bu bileşenlere sahip çıkmak ve o ruhu hissedip bu dili çözmekle mümkündür. Şehirlerin kültürel birikiminin başlangıcı mahallelerden ve mahalle kültüründen oluşur. Mahalle kültürleri birleşerek şehrin kültürünü oluşturur. Trabzon şehrinin kültürel yapısının oluşmasında “Faroz Mahallesi” önemli bir yer tutar. Kentin size anlattığı hikayeler ve sizin onda, onunla yaşadığınız anlar ve anılarda mahallenin yeri önemli bir yer kaplar.
Faroz: bir millete bir dile mal edilemeyecek kadar köklü ve kadim bir isimdir. İçinde yaşayanların bile önyargı ile baktığı Faroz ismini aklamak için bu yazıyı yazıyorum. Günümüzde isimlendirme çalışmaları geleneksel işlevi olan mekâna uygunluk, mekânı en iyi şekilde ifade edecek isimlendirme olmaktan çıkarak; farklı algılar yaratmak amacıyla kullanılmaktadır. İşin en acı tarafı bu algının toplumsal karşılığının olmasıdır.
Faros’un mahalle olarak ortaya çıkışıyla ilgili kayıtlar 1583 tarihini göstermektedir.1876 tarihli Trabzon Vilayeti Salnamesinde 38 mahallesi olan Trabzon’un mahallelerinden birinin de adı Faros olarak yer almaktadır. Adının kadimliği kadar mahallenin kuruluşu da çok eskilere dayanır. Kadim bir kentin kadim mahallesidir Faroz.
27 Ekim 1915 tarihinde Dâhiliye Nezareti tarafından yayınlanan 7 Aralık 1915 tarihinde Trabzon Vilayetine gönderilen şehir, kasaba ve köy adlarının değiştirilmesine yönelik tezkerede Faros mahallesinin adının “Piyale Paşa” olarak değiştirilmesi önerilmiştir. (Trabzon Kent Mirası: Ömer İskender Tuluk, Halil İbrahim Düzenli) Ancak bu değişiklik gerçekleşmemiştir.
Faroz ve Faros mahallesi ile ilgili tarihsel süreç bizlere şunu gösteriyor ki “Faroz, Faros” ismine bakış açısı, günümüzün mikro milliyetçiliğinden uzaktır. Şehrin ve mahallenin kimliğinin korunması önemsenmiştir. Yine Faroz mahallesi ile ilgili tarihsel kaynaklara dönelim.
“Mahalleler din veya mezhep ayrımına göre ayrı olabilecekleri gibi karma mahalleler de vardı. Özellikle Osmanlı hâkimiyetinde kalış süresi uzadıkça şehirlerdeki yaşayış tarzının doğal bir sonucu olarak, Müslümanlarla-gayrimüslimlerin çeşitli toplumsal ve ekonomik faaliyetleri neticesinde karma mahallelerin sayısı hızla artmaktaydı.”(Abdullah Saydam Trabzon Seyahatnamesi)
Osmanlının kent, kasaba ve köy yerleşiminde birlikte yaşam içerisinde, farklı mahallelerde insanlar, yaşamı öncelemiştir. Şehirler ırklara ve dinlere göre ayrışmış mahallelerden oluşmaktaydı.
“Şehrin mahalleleriyle ilgili söyleyebileceklerim ise, şehrin batı varoşlarında Türk ve Rumlarla meskun Sotka ve Faros mahalleleri vardır.” (Minas Bıjışkyan, Trabzon Seyahatnamesi)
“Trabzon’un sokakları dar ve dolambaçlıdır. Nüfus geçişken ligi Sotka ve Faros’da belirginleşir ve buralarda hem Türk hem Rum nüfus bulunmaktadır. (Perunak Feruhan Bey, Trabzon Seyahatnamesi)
Faroz mahallesi hem ismi, hem de mahalle kültürü ve birlikte yaşam anlamında Trabzon’un önemli mahallelerindendir. Bizler Faros kelimesinin Yunancadan gelip gelmediği üzerine farklı bakış açıları ortaya koyarken, bugün bile deniz feneri İspanyolca da, Fransızca da, İtalyanca da bu adla anılmaktadır. Türkçemizdeki fener kelimesinin kökü bile buradan gelmektedir.
Faroz kelimesinin Rumca olabilme ihtimali üzerinden ideolojik bir alan yaratma oldukça yersiz ve anlamsız olmakla birlikte mahallelin kadim kültürüne ve geçmişine hakarettir. İşin kötü tarafı ise Faroz kelimesine alternatif olarak kullanılan “Yalı” kelimesi Rumcadır. (YALI, isim denizcilik Rumca TDK). İsimlere ve isimlendirmelere ideolojik bakmak, bakanı kör eder.
Farozlular, kendi mahallelerinin isminin, dünyanın birçok dilinde kullanıldığının mutluluğunu ve onurunu yaşamalıdır ve her mahalleye nasip olmayacak bir durumdur bu.
Farozlular mahallelerinin ismini dünyanın çok önemli 4 dilinde (İspanyolca da, Fransızca da, İtalyanca da, Yunanca da) geçtiği ile ve halkların birbirini boğazladığı bir zamanda Türkler olarak farklı milletlerle aynı mahallede birlikte yaşamış olmanın gururu ile övünmelidir.
Faroz’u Faroz yapan, Trabzon gibi isminin köklü ve kadim bir isim olması ve farklı din ve kültürlerin bir arada yaşamış olmasıdır. Faroz ismi Trabzonu’u aşan bir marka isim ve yaşam biçimidir. Genciyle, üretken ve çalışkan kadınlarıyla, oyun havasıyla; Faroz kesmesiyle, balıkçılarıyla, yemek kültürüyle, rıhtımı ve tabi ki feneriyle önemli bir tarihsel ve yaşamsal mirastır. Faroz, ismi üzerinden mikro milliyetçilik yapılacak en son yerdir. Faroz dünyalıdır, dünya olmaktır, insan olmaktır.
Faroz’un kadim kimliğini ve geçmişini reddetmek, bu mahalleye ve orada doğup büyüyen insanlara yapılan saygısızlıktır. Mahallenin ismini ve geçmişini değiştirmek ve onu bir ırka bağlamak yerine onu ismiyle ve geçmişiyle kabul edip yaşamaktır asıl olan da budur; atalarımızın yaptığı gibi.
[1] GARGALAK; Yağmur ve sel sonrası derelerin denize taşıdığı odun ve çalılar, deniz tarafından dalgalarla kıyılara atılır. Bu odun ve çalı parçalarına gargalak denir. Balıkçı ve denizci mahallesi olan Faroz’da bu odun ve çalılar toplanıp kurutulur ve yakacak olarak kullanılır. Onun içindir ki Faroz’un diğer adlarından biri de “Gargalak Mahallesidir”.