Halkımızın dilinde anlamayı ve anlatmayı güçlü kılan; güldürücü ve güldürürken düşündürücü olduğuna inandığım dumanı üstünde öykücüklerden iki örnek sunmaktan mutluyum. Yüce Tanrı mutluluğunuzu ve sağlığınızı uzun etsin.
KOMÜNİST ÇOCUKLAR
70’li yıllarda çiçeği burnunda delikanlılar ‘’komünist çocuklar’’ damgası ile günlerini geçiriyordu köylerinde, habersiz. Bu iki genç, çeşmeden su alıp ayaküstü dertleşmekte olan bir küme bayanın yanından geçerken onlardan biri heyecanlı bir şekilde konuyu değiştirip diğer kadınların dikkatini çeker:
– Bakın, bakın. Giden işte o çocuklar, deyip diğer küme arkadaşlarının dikkatini giden gençlerin üzerine yoğunlaştırdıktan sonra:
– Az önce sözünü ettiğimiz ve Ayşe ablanın tanıyamadığı komünist çocuklar, işte onlar, dedi. Ayşe abla, çocukları uzun süre süzdükten sonra, kümedeki arkadaşlarına dönüp, hayret dolu bakışlarla:
– Çocukları yine tanıyamadım, güzel çocuklar! Allah Allah! Bunlar bizim çocuklara ne kadar da benziyor! dedi.
CAMİDE FINDIK BIRAKMADIN
İmam, hem köylünün çocuklarını okutuyor, hem de yap-tığı işe karşılık köylünün verdiği fındıkları cami avlusunda kurutuyor. Birileri çaktırmadan imamın fındıklarından alı-yor, kendi fındıklarına katıyor. Fındıklarının azaldığını gören imam gözetlemeye koyulur. Zaman sonra öğrencisi Ahmet’in fındıkları çaldığını görür. Acele etmeden soğukkanlılıkla bekler. İslam Şartlarının işleneceği ve Ahmet’ in de orada olduğu bir gün çocuklara:
-Müslüman mısınız? Sorusunu sorar.
Ahmet bütün arkadaşlarını geçerek yanıt verir.
-Elhamtulillahi teğala hakka Müminem ve Müslümanım, der.
İmam, yerinden yavaş yavaş kalkıp yanıltanla arkadaş olmuş olduğuna inandığı bu çocuğa alaylı bir ses tonuyla:
-Tövbe tövbe! Sensin Müslüman ha! Camide fındık bırakmadın! der[1].
[1] Yılmaz Keskin, Yüz Öykücük Yüz Gülücük, Cinius Yayınları, 2018,