Kadın dediğin insanlığın bir yarısı, insanlığın olmazsa olmazı, bir günün gündüzü, ayaklarının altında saklanan uçmağı insanlığa yaşatmak için çabalayan anamız, halamız, teyzemiz, ablamız, kız kardeşimiz, karımız, yengemiz en değerli varlığımızdır. Bu yazımda dokuz kahraman Türk kadınını bir kere daha tanıtıp belleklerdeki yerini pekiştirmek istedim. Dağın fırtınasını göstermemeye çalıştığımız çocuklarımızın belleğine bir kere daha yerleştirmek istedim.
Kıyıcı davranışın kapımına uğrayan mutluluğu, huzuru ve güveni geri almak, şansı kendi elleriyle yoğurup şekillendirmek için yola düştüler. Kıyıcıyı yenmek ve Türk kadının vatan söz konusu olduğunda erkekliğin bir diğer yarısı olduğunu göstermek için Kurtuluş Savaşı’na bir fiil katıldılar.
Yazar, siyasetçi, akademisyen, öğretmen ve Halide Onbaşı. Şansı baş aşağı getirilmiş, ters döndürülmüş Yurdumun düşman tarafından işgalini protesto etmek için Sultanahmet Meydanı’nda düzenlenen mitingde binlerce insanımıza seslenerek bu kapımdan çıkabileceğimizi şu sözlerle dillendirdi: “Ey Türk! Kardeşler, Ellerimizi birbirimize uzatalım, Yalnız Türk bağımsızlığı ve özgürlüğü ereğinde yürüyelim.. Kutsal ve verimli vatan, sen bu kahraman evlatlarınla haklı olarak öğün, sahibi bulunduğun ateşli, ülkücü Türk gençliği senin özverili koruyucularındır. Bu eşsiz kahramanların gölgesinde sen ebediyen sonsuza değin yaşayacaksın,“ diyerek, bu kutlu yolda ‘başkaldırıyı çoğunluğun çıkarı yapmak’ istedi, kendini yüce Tanrıya ve Türk insanına sorumlu hissediyordu, Halide Edip Adıvar.
Kurtuluş Savaşı Yıllarında 70. Alay simgesi olmuş, “alay kızı alay” diye anılmış, Geyve Savaşı, Konya İsyanı, I. ve II. İnönü Savaşları ile Sakarya ve Gediz vuruşmasına katılmıştı. İnönü Savaşı’ndaki katkıları nedeniyle Mustafa Kemal Atatürk’ün takdirini almış, onbaşı ünvanlı Nezahat Baysel, 2013 yılında T.B.M.M tarafından 95 bin 262’inci İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi. Saygıyla anıyor ve onun la gurur duyuyoruz.
Türk Kurtuluş Savaşı’nın Türk kadın kahramanı Şerife Bacı, Kastamonulu yaşlı kadın ve erkeklerle birlikte Kastamonu’daki cephanelerin Ankara’ya çocuğu ve kağnısıyla götürürken ağır kış şartlarına yenik düştü. 1921 yılının Aralık ayında kutsal bir ülkü ve inanç uğruna özellikle yurdu için savaşırken çocuğu ile birlikte tercihi servetten yana değil de uçmaktan –cennetten- yana yapıp, donarak şehit olmuştur.
Çetesiyle düzenli orduya katılan, yakın akrabaları ve çevresi ile 1. Dünya Savaşı’na katılan Kurtuluş Savaşımızın Kadın askeri Kara Fatma’ yı da saygı ve minnetle anıyoruz. Eşi Sarıkamış’ta şehit olduktan sonra 1919 yılında Sivas’a giderek Atatürk ile görüştü ve orduya yardımcı olan halk gücü komutanı olarak batı cephesine atandı. 300’ü aşkın birliğiyle Birinci ve İkinci İnönü Savaşı, Sakarya Meydan Savaşı ve Dumlupınar Meydan Savaşı’nda boy gösterdi. Atatürk’e bir uşak gibi sadık oldu, Askerlikten sonra da teğmen olarak emekli oldu.
Kurtuluş Savaşı’na Halim olarak katılan ve uzun süre Halim Çavuş olarak görev yapan Halime Çavuş; Kurtuluş Savaşı’nın kadın kahramanlarından birisidir. Halime Kocabıyık, 1898 yılında Kastamonu’nun Duruçay köyünde doğdu. Kurtuluş Savaşı yıllarında ailesinin tüm engellemelerine rağmen savaşa katıldı. Erkek kılığına girerek İnebolu’dan Ankara ve Sakarya’ya cephane taşıyan yardım kolunda görev aldı.
Kendisini cumhuriyetçi olarak tanımlayan bir Kurtuluş Savaşı kadın kahramanı olan Hafız Selman İzbeli, Kastamonu doğumludur. Zengin bir aileden gelmedir. …Zenginlik yerine zorunlu yoksulluğu ve çileyi seçmiş nadir bir kişiliktir. Kendisi aynı zamanda Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kadın kurucularından biridir ve Kastamonu’dan çıkan ilk kadın meclis üyesi olarak bilinmektedir.
Türk Kurtuluş Savaşı’nın kadın kahramanlarından birisi de Gördesli Makbule’dir. İzmir ve çevresini işgal eden Yunanlarla girdiği bir çarpışmada çete mensuplarına cesaret vermek için öne atılıp başından vurularak şehit olmuştur. Gördesli Makbule Hanım, 1902 yılında Manisa’nın Gördes ilçesinde dünyaya geldi. Kalabalık olan ailesinin küçük bir çiftliği ve tarım arazileri vardı. Kurtardığı topraklarda şerefiyle yaşayıp, şerefiyle, doğmayanların yanına gitti.
Çanakkale’de ölen kocasından kalan tek hatıra elmas küpelerini bozdurup kendine bir tüfek almış, dağa çıkmış ve Yörük Ali Efe’ye katılmıştı. Aydın’ın kurtuluşu olan 7 Eylül tarihine kadar Yunanlarla savaşmıştı. Savaş sonrası Atatürk İstasyon Meydanı’nda Çete Emir Ayşe’nin de aralarında bulunduğu kahramanlara İstiklal Madalyası takmıştı. “Savaştım Yunan’a karşı, elimde kalan en değerli şey Atatürk’ün göğsüme taktığı İstiklal Madalyası’dır” deyip, lekesiz bir şerefle yaşayıp bu dünyadan göçmüştür.
1920’de Fransızların sınır taşlarını değiştirmek için geldiği Güneydoğuda, karşı harekete geçildiği sırada Türk askerlerinde yorgunluk ve korku sebepleriyle bir duraksama olunca, “Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum da, siz erkek olarak yerlerde sürünmekten utanmıyor musunuz?” demiş ve askerlerin toparlanmasını sağlamıştır. Aynı muharebede ateş hattında kalan iki arkadaşını korumak için bizlere sıkıntısız bir gelecek bırakmak için ileriye atıldı, gönüllü ölüme koştu, Tayyar Rahmiye.
“Yeryüzünde gördüğümüz her şey, kadının eseridir.” “Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın,” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleri ve dokuz kahraman Türk kadınının yaptıkları; kadını,” saçı uzun aklı kısa” diye tanımlayanların kulaklarına küpe olsun diyorum.