Anneler günü için sevgilim sevgilim annem.
Denilebilir ki her sevgili bir anne, anne ise baş sevgili.
Düşündükçe annemi, yani sevgilimi 06.03.2021 günü öldürülen 3 kadını yani sevgiliyi anımsadım.
Son çıkan kitabım (İslamiyet’te-Osmanlı’da ve Günümüz Türkiye’sinde KADIN ve ÇOCUK) (9. kitabım)’ı hazırlarken değerli partnerim Sayın Nilgün BAKKALOĞLU’na şöyle bir teklifte bulundum.
Bizi bugünlere hazırlayan kadınları,
Kahraman kadınları ama Büyük Atatürk’ün başlattığı Kuva-yı Milliye hareketine önderlik etmiş kadınlardan,
Dul kadınları,
Öldürülen kadınları kimin öldürdüğünü,
Vakıf kuran kadınlardan söz edelim demiştim.
Nitekim öyle de oldu.
Ama bu uğurda bugün mücadele eden kadınları,
Kadın derneklerini ve en önemlisi,
Türk romanlarında adı geçen kahramanları düşünmemekte hata yaptığımızı düşünüyorum.
“Elbet, sefil olursa kadın, alçalır beşer.” Tevfik Fikret.
Reşat Nuri GÜLTEKİN’in Çalı Kuşu adlı romanındaki Feride,
Halide Edip ADIVAR’ın “Vurun Kahpeye” ve
Türkün Ateşle İmtihanı adlı eserlerindeki başkahramanlar ve diğerleri gibi.
Kadınla ölümü bir araya nasıl getirirler anlamakta zorlanıyorum.
Elbette özel kadınlar vardır:
Anne,
“Erkekler çoğu zaman anneleriyle evlidirler.” Edna Ferber.
Sevgili,
“Güzel olan sevgili değildir, sevgili olan güzeldir.” J. C. Kersey.
Evlat,
“Hayırlı evlat neylesin malı, hayırsız evlat neylesin malı.” Kayseri.
“El oğlu elde çok, evlat dediğin belde çok. İlle kardeş, ille kardeş. “Alanya/Antalya
Torun.
“İnsan torun sahibi olduktan sonra çocuklarını anlamaya başlar. “ Erich Kostner.
Ama hangi kadın olursa olsun özeldir.
Bazı kadınlar daha özel olsa da.
İşte kadınlar gününde de herkes her şeyi konuşuyor.
Ama kanım odur ki çoğu boş söz söylüyor.
Kadın döven,
Kadın öldüren,
Ya da kadına azap çektiren özel bir cezaya çarptırılması gerekmez mi?
Buna karşı suç işleyenleri anlamayı o kadar çok istiyorum ki!
Zira o zaman belki onlara söyleyecek bir söz bulurum.
Tabi ülkemizde kadın “mal” olarak görülmüyorsa.