Yağmur yağar, kızarız,
Kar yağar, kızarız,
Güneş şiddetlenir, kızarız,
Rüzgâr olur, kızarız.
Nankörüz abi nankör.
Kaç gündür yağmur yağıyor.
Bazen çisi halinde,
Bazen normal yağmur,
Bazen tipi halinde,
Bazen dolu halinde,
Bazen de “enayi ıslatan” yağmur olarak yağar.
Bu yıl yağan yağmurlar Haziran ayı itibariyle başladı.
Tam da su sorununun peşinen tartışıldığı,
Su ihtiyacımızın gündeme getirildiği,
Susuzluk yüzünden neredeyse tarım hayatının sona erdiği bu günlerde, tabir yerinde ise;
“Güğümden boşalırcasına” hem yağdı,
Hem de vatandaşın tepkisi geldi.
Geçmiş yıllarda örneğin Ankara’daki tüm tüneller,
Ya da alt geçitlerde arabalar yüzerken,
Sayın Yavaş döneminde yapılan tünel ve alt geçitlerde ise “tık” yok.
Yani neredeyse yağmur umurunda değil bu tesislerin.
Bugün bu konu bana da soruldu.
Elbette “yapıştırdım” cevabı.
Örnek Eskişehir yolu üzerinde yapılan 4 alt geçidi örnek verdim.
Yağmur başlayınca büyük jeneratör çalışmaya başladı.
Alt geçide gelen suyu alıp, kanalına nakletti.
Sonra ne mi oldu?
Yıllar önce yağmur yağınca, araçlar alt geçide girmeye korkarlardı.
Ya şimdi?
Ama şunu hemen söylemeliyim ki,
Tüm bitkiler,
Tarım ürünleri,
Sebzeler,
Süs bitkileri,
Endüstri bitkileri,
Parklar,
Bahçelerin en çok yağmura,
Yani suya ihtiyacı olduğu dönemde yağmur geldi.
Bazı yerlerde dolu halinde geldi.
O kadar ki korunmayan araçlara bile zarar verdi.
Ama olsun gelsin.
Şahsen çok mutluyum.