KRİZİ,AHLAKSIZLIĞA ÇEVİRMEK!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Krizi fırsata çevirmek sözünü bilirsiniz. Sıkıntılı bir durumun aslında yeni bir girişim için olanak anlamına da gelebileceğini ifade eder. Hatta Japonca ve Çince’de aynı zamanda hem “tehlike” hem de “fırsat” anlamlarını içeriyormuş. Canım ülkemde de sıklıkla duyduğumuz bu sözü belli ki fazlasıyla benimsemişiz. Fakat bizimki biraz daha ileri giderek artık “ahlaksızlık” boyutuna varıyor.

İstanbul havalimanı'nda kargo terminal binası çatısı kar ve fırtına nedeniyle çöktü

Genel olarak Avrupa ülkelerinde diyebileceğimiz, sosyo ekonomik seviyesi yüksek gelişmiş ülkelerde herhangi bir doğal felaket, terör saldırısı veya benzeri bir olay yaşandığında şöyle manzaralarla çok karşılaştık: Camlarına “S.O.S” (Yardım) yazmış taksilerin yolcuları o bölgeden ücretsiz uzaklaştırdığı, dükkanların acil ihtiyaç malzemelerini bedelsiz dağıttığı, cafelerin bedava çay ve kahve ikram ettiği… Peki ya bizde? Taksicinin kapıyı 500 TL’den açtığı, yolcuların mahsur kaldıkları tesisin fiyatlarını iki katına çıkardığı, deprem olan şehirde kira fiyatlarının fırladığı, bakkalın bile suyu üç katına ancak sattığı… Neden? Bir insan bunları yaparak ne kadar daha fazla para kazanabilir ki? Peki, kazandığı paraya bakınca böyle bir şeyi insanlara nasıl yapabildiğini mi düşünür yoksa ticari zekasıyla (!) gurur mu duyar? Peki acaba burada tek suçlu kendisi mi? Pardon, ahlaksız desek mi daha uygun düşerdi?

Eğri oturup doğru konuşalım. Ülkemiz uzun yıllar emek vererek, ciddi bir adanmışlıkla çalışarak değil, kolay yoldan, hızlı, hak yiyerek, yolsuzluk yaparak zengin olanlar cennetidir. Aksini iddia edebilecek biri var mı? Güzel… Peki böyle yapanlara karşı yaklaşımımız genel olarak tepki, öfke dolu mu, yoksa yakınlarda durup belki bir gün bana da pastadan pay düşer diye bekleyenler mi ağırlıkta? Evet, cevapları duyar gibiyim.

Ülkemizde sadece insanlar değil, firmalar da böyledir. Koca koca, kurumsallıktan kırılan şirketlerin, büyümek için yatırım, atılım, fikir veya son dönemin moda tabiriyle, “inoveyşın” değil; fırsatçılık ve hinlik peşinde olduklarını görürsünüz. Çünkü o kurumların yöneticileri de tam olarak kim kime dum duma diyebileceğimiz “bu piyasada” yetişmiş, pişmiş, yükselmiş, kazanmanın ancak birilerine kaybettirmekle mümkün olabileceğine karar vermiş tecrübelileridir.

Gelelim bu yazıyı niçin yazmaya oturduğuma: İstanbul’un son yıllarda gördüğü en yoğun kar yağışı dolayısıyla şehrin birçok noktasında sıkıntılar, aksaklıklar yaşandı. “Sadece bir havalimanı değil, aynı zamanda bir zafer anıtı” olan 3. Havalimanımızda ise bütün uçuşlar iptal edildi.

Son dakika haberi: İstanbul Havalimanı'nda tüm uçuşlar durduruldu! 24-25 Ocak İstanbul Havalimanı hangi uçuş seferleri iptal oldu?

Ankara’dan İstanbul’a gelecek yolcumuzun uçuşu da iptal olduğundan, en yakın ne zaman uçabilir diye bakarken, henüz iptali gerçekleşmemiş uçuşları ile mevcut bile değiştirmeye çalıştım. Fakat, bileti aldığım Türk Hava Yolları firmasının ne telefon uygulaması üzerinden ne de çağrı merkezi üzerinden sonuç alabildim. Çağrı merkezi üzerinden bilet değişikliği için tuşlama yaparken otomatik olarak ana menüye aktarıyor, internet üzerinden ise henüz iptal olmamış uçuşlarla değiştirmeye kalktığımda sistem beni dışarı atıyordu. Yoğunluk dolayısıyla durumu normal karşılarken, yeni bilet alıp mevcut biletin para iadesini talep etmeyi düşündüm ki o da ne! 300 TL olan biletlerin fiyatı 1300-1600 TL arasında gidip geliyor. 4-5 katı yani! Ve biletler buna rağmen belli ki kapış kapış gidiyordu, çünkü birkaç dakika içinde tekrar baktığımda birçok uçuşun yanında “DOLU” ifadesi yazıyordu.

Tren biletleri tamamen tükenmiş, karayolu ile de İstanbul’a giriş çıkışlar durudulduğu için acil seyahat etmesi gerekenler için tek çare bu fiyatı göğüslemek kalmıştı.

Bütün dünyada seyahat biletlerinde, talebe ve seyahat için kalan süreye göre  fiyat artışı olabilir, normaldir. Fakat böylesi bir afette, ülkenin en büyük ve en prestijli kurumlarından birinin ne olursa olsun zaten satacağını bildiği biletler için böylesi bir fırsatçılığa girişmesi nasıl bir ticari zeka ile açıklanabilir dersiniz? Diğer uçuş lokasyonlarına veya diğer havayolu firmalarına bakma şansım olmadı ama nedense diğerlerinin de farklı bir politika izlemediğine eminim! Bunun, deprem bölgesindeki yolcuyu 10 katı fiyatla götürmeyi ancak kabul eden, istediğiniz sıfatı takabileceğiniz “sözde taksici” ile arasında ne fark vardır?

Böylesi doğa olayları, felaketler ve özel günler karşısında, tüketiciyi mağdur etmeyecek ama bence bundan da önemlisi birilerinin fırsatçılıkla fahiş kar elde etmesini engelleyecek bir üst sınır konulması fikrinde ve talebindeyim.

image 10

Şimdi bu satırları okuyanlar beni saflıkla suçlayabilirler. Eh, elektrik dağıtım şirketlerinin aldıklarını tüketiciye 3 katına sattıkları, dünyanın en pahalı benzinini kullanan, en yüksek vergilere katlanarak en pahalı arabalara binilen, elektriğe %127 gibi vicdansız bir zam yapılan, saymaya kalksak sabaha kadar bitiremeyeceğimiz bir pahalılık içindeki bir ülkede üç kuruşluk bilet fiyatına mı gelecek sıra diyebilirsiniz elbette. Fakat biz sesimizi çıkarmadıkça, tepki göstermedikçe, boykot etmedikçe bunun yerine “Aman sesimi çıkarmayayım da bana da belki bir pay düşer” diye baktıkça, krizleri ahlaksızlığa çeviren daha çok olacaktır.

KRİZİ,AHLAKSIZLIĞA ÇEVİRMEK!

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Vira Trabzon ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!