Hepimiz biliyoruz, uzun yazılar sıkıcı olur, pek okunmaz…
O halde basit bir soru ile başlayalım ve özetleyelim.
Egemenlik daha önce kimindi?
- Padişah hazretlerinin.
Peki, biz neydik?
- O’nun kulu-kölesi…
Kısacası; Türk milleti hizmetçi-kul-köleydi.
Sözlük karşılığı; “verilen emre itaat eden, hizmetkâr, bağlı olan, canlı mahlûk” anlamına geliyor.
Öyleyse soralım; Atatürk ne yaptı?
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diyerek, halkın boynuna geçirilmiş kulluk tasmasını parçalayıp attı. Bundan böyle “söz ve karar yetkisi Türk milletinin” dedi.
O’nun sayesinde kulluktan, özgürlüğe terfi ederek “yurttaş” olduk. Adı üstünde ‘yurda ortak’ kabul edildik. Yani padişahın ülkesinde boğaz tokluğuna maraba hayatı süren, sarayın lütfuna bağlı şekilde ancak ırgat, çoban, asker olmaktan öteye pek geçemeyen ahali, bir anda ülkenin sahibi oluverdik.
İşte, Atatürk’ün yaptığı en büyük devrim budur!
Saltanatı yıktı, hâkimiyeti millete verdi.
23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı’nın özü budur.
Bu büyük günde, milletin egemenliğini sindiremeyen bazı “saray soytarıları” yine çıkacak; Ata’mıza ve onun kurduğu demokratik-laik Cumhuriyetimize hakaret etmeye devam edecekler. Ama hiç üzülmeyin. Hatta bayramınıza bayram, heyecanınıza heyecan katın. Çünkü 70 yıldır yıkmaya çalıştıkları ‘çağdaş ve modern’ Türk toplumunu halen teslim alamadıkları için çıldırıyorlar ve giderek saldırganlaşıyorlar.
Ve daha önemlisi, artık onlar için yolun sonu göründü. İlk sandıkta gideceklerini ve tarihin çöplüğüne süpürüleceklerini çok iyi biliyorlar.
Gidici olmak zordur, hele iktidarı kaybetmek beterin beteridir. Dolaysıyla zamanla çirkefleşecekler, tehditler savuracaklar, kargaşa yaratmaya çalışacaklar!
Ama bizler; akılla, bilimle, sabırla ve kararlılıkla ayakta duracağız.
Dolmuşa, kışkırtmaya, kumpasa gelmeyeceğiz.
Kurdukları tuzaklara düşmeyeceğiz, oyunlarını tek tek bozacağız!
…
O büyük günü hasretle bekliyoruz, sandıkta güller açacak biliyoruz.
Öyleyse daha gür ve özgüvenle bağıralım;
Sen çok yaşa 23 Nisan…
Sen çok yaşa Mustafa Kemal Paşa…
