Ben bir canım! Sen istemesen de ben bir canım, bu dünya denilen gezegende. Ben bir canım, canımı feda ettiğim canından öte. Evrim sürecinde, ilk insanla birlikte gelişimimi sürdürerek günümüze kadar gelen süreçte vahşice davranışı da gördüm dostluk içinde yaşamı da.
Zamanla insanoğluyla zeki ve uyumlu olarak da çalıştım. Bazen bir avcı, bazen bir haberci, bazen bir dövüşçü, bazen bir koruyucu, bazen bir bekçi olarak insanlara hizmet verdim. Şimdi ise ‘Keşke benim yüreğimden bakabilseniz kendinize!’ demeden alamıyorum kendimi bu kafesin içinde. Keşke anlayabilseniz beni demek isterim size; ancak anlayamazsınız beni bu halinizle.
Anlatamam derdimi size, gözlerimdeki yaşı görmediğiniz sürece. Gözyaşımı görmeniz için kalp gözüyle bakmanız gerekir bize. Artık gitme demeyeceğim size, zaten iyice hazırsın bu sefer bensizliğe. Her şeyi yanında götür! Çocuklarla geçirdiğim zamanı ve karşılıksız verdiğim sevgiyi al, yanında götür kaçarcasına gittiğin yalnızlığına ve beni bıraktığın yalnızlığıma!
Sizi bir yuva olarak düşündüğüm için yanılmışım bana gösterilen anlık sevgiye aldanmışım. Benim sizi korumam gibi beni koruyacağınıza inanmıştım. Arkana bakmadan beni bir canlı yerine koymadan, bırak beni kaçarcasına git! ‘Tek kelime etmesem!’ diyorum; ama etmeliyim ancak kendimi nasıl dillendirmeliyim? Bunca terkedilen arasında kendimi nasıl tarif etmeliyim?
Uğruna öleceğim sevgin vardı bende! Şimdi gidiyorsun, git! İçimdeki sevgi yine dua edecek sana. Bırak beni git, bu gidişin ölümden beter bana. Yalnızlık yaşam olamaz! Hangisi doğru bilmiyorum; ama sen yine de git. Ben sensiz olmaktan korkuyorum! Sen bilmesen de sen giderken ben haykıracağım konuşamasam bile!
Biliyorum, beni evden çıkartırken hissetmiştim tedirginliğinden beni terkedeceğini; ancak evdekiler anlamasın diye bir şey yapmadım, direnmedim; son bir kere kokladım onları hissetmeseler bile! ‘Her sevincin, her kederin, en ölümsüz sevgilerin sonsuz denen göklerin her şeyin bir sonu varsa ayrılıkların da sonu var!’ diyordun kelimelere dökmeden.
Şimdi her barınağa gelene koşarak gidiyorum. Kendimi avuturken bir gün çıkıp geleceksin! İçimde bir ümit var, yeniden seveceksin diye. Aylar var ki ben böyle, bekliyorum özleminle. Hatırlar mısın bilmem? Aylar geçti üstünden! Belki yağmurdu süzen gözlerinden! İşte, her yağmurda bekliyorum belki yağmur değildi gözlerinden süzen.
Barınakta olan vahşeti görüyorsunuz değil mi? Bu bize reva görülen ölüm biçimi insana yakışıyor mu? Bizi neden sevmediniz? Bizi alıp neden terk ettiniz? Bizi de sizin gibi Allah yaratmadı mı?
Koca koca barınakları yapıp onun üzerinden nutuk atmayı ihmal etmeyenler! Evet, evet sizler, bu barınakların içine hayvan sevgisi taşıyan insan bulamadınız mı? Hayvan düşmanlarını başımıza koymanız sizi mutlu mu etti?
Bize ne yaşayacak alan bıraktınız ne de yaşamamıza müsaade ettiniz! Halbuki bir arada yaşayabiliriz. Birimizin hatası yüzünden hepimizi suçladınız. Biz, sizlerden birisinin yaptığı vahşetten dolayı hepinizi suçlamıyoruz. Size bakışımızı değiştirmiyoruz. Biz sizi hala seviyoruz.
Ne olursun gel beni alsana, uuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuulaşamıyorum sana.
Barınaktan bir köpek!