DEPREM FELAKETİ VE DAYANIŞMA RUHU

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Doğrular ve Yanlışlar – Ahmet Temel SAKARYA

6 Şubat Pazartesi sabahı saat 04:17’de gerçekleşen, Kahramanmaraş Pazarcık merkezli deprem sonrası tabir yerindeyse; Türkiye yangın yerine dönmüş ve gün ışıdıkça, deprem bölgesinden haberler gelmeye başlayınca asrın felaketi ile karşı karşıya olduğumuzu anlayabildik…

Başta Kahramanmaraş ve Hatay‘da olmak üzere Adıyaman, Malatya, Gaziantep, Şanlıurfa, Adana, Diyarbakır, Osmaniye ve Kilis‘te çok sayıda can ve mal kaybına neden olan depremin boyutlarının kamuoyu tarafından anlaşılması ile birlikte, Türk Milleti seferber olmuş ve elinde ne var ne yoksa depremzedelere ulaştırmak için Kamu kurum ve kuruluşlarının kapısına dayanmıştır.

Biz bu feraseti, dayanışma ruhunu geçmişte pek çok olayda milletimizde görmüş ve gururlanmıştık. Son yıllarda onca olumsuzluğa rağmen milletimizin birlik, beraberlik ve dayanışma duygusunun aynı şekilde var olduğunu, yaşadığını görmek gerçekten çok değerli ve takdir edilmesi gereken bir durum olduğunu belirterek başlayalım.

*** DOĞRULAR VE KUTLAMA

Geçmişte yaşanan benzeri durumlarda ortaya çıkan bu ve benzeri dayanışma ve yardımlaşma örneklerini tekrardan görmek ve yaşamak belki de bu sürecin bize gösterdiği en olumlu davranış örneği olsa gerek.

  • ‘Z kuşağı’ olarak adlandırılan ve kimi zaman sergiledikleri davranışlar sebebiyle eleştirilerin hedefi olan günümüz gençlerinin, yardım merkezlerinde ki gönüllü çalışmaları görülmeye değer bir başka anlamlı ve güzel hareket olarak karşımıza çıkmıştır.

Tıpkı Gezi Parkı eylemlerinde olduğu gibi aynı ruh ve aynı düşünce ile mağdur olan insanlara yardım etmek, mağduriyetini giderme noktasında elinden geleni yapma gayesi ve düşüncesi üzerine gönüllü olarak saatlerce karınca misali çalışmaları takdire değer ve görülmesi gereken güzel hareketler olarak hafızalara kazındı. Gençlerimizi olağanüstü hassasiyetleri ve hareketleri sebebiyle yürekten kutluyor ve alkışlıyorum.

  • Bu süreçte deprem bölgesine yardımda bulunmak için seferber olan şirketler ve şirket sahiplerini gösterdikleri dayanışma örneği sebebiyle kutlamak istiyorum. ‘Az veren candan,çok veren maldan’ deyiminde olduğu gibi bir anlayış gösteren firma sahipleri de bu milletin önemli bir parçası olduklarını hatırlatmaları önemsenecek bir davranıştır.
ibb yardim seferberligi

Bir başka husus ise; biz Trabzonluların gururunu okşayan cinstendi. Deprem sonrası, Trabzon’dan giden yardımlar, biz; Trabzonlular açısından özellikle altı çizilmelidir diye düşünmekteyim.

  • Bu süreçte 7 bölge ve 81 ilimizin seferber olduğunu, herkesin elinden geldiğini fazlasıyla yapmaya çalıştığını gördüm ve biliyorum. Maksadım kimseyi yermek ya da kimseyi olduğundan fazla göstermek asla değildir. Sadece Trabzon insanı ve şehri üzerine bir mercek tutma gayesindeyim.

İstanbul’da bindiğim bir ticari takside, Afyonlu olduğunu öğrendiğim Taksici’nin “Ağbi, anlatanlardan dinledim. Yardım götüren 61 plakalı bir tır kamyonunun yardımları ulaştırmak için 174 km hız ile gittiğini gören ve anlatanlar oldu. Açıkçası inanılır gibi değil ama gerçekten böyleymiş” diye anlatması; şehir efsanesi gibi gelse ve gurur verse de, pek çok yerde benzer davranışları ve hassasiyetleri sergileyerek, yardımları deprem bölgesine ulaştırmak için seferber olan, kendi canını tehlikeye atan tır şoförlerini de unutmak mümkün değildir. Kendilerini kutluyorum.

  • Trabzon’da 10 kişilik bir grup gönüllünün topladığı yardımları deprem bölgesine götürmek için Tır kamyonu arayışına girdiği sırada yoğunluktan dolayı tır kamyonu bulamadıklarını, bulamayınca da 35 bin TL’ye bir tır firması ile anlaştıklarını ancak anlaştıkları Tır kamyonunun gelmediğini ve telefonlara bakmadığını anlatan Dilek Özkarabekir, yeniden arayışa girdiklerini, internet üzerinden buldukları ‘Çavdaroğlu 61‘ firmasını aradıklarını, karşılarına çıkan Haşim Çavdaroğlu isminde bir yetkiliye durumu aktarırken; cümleyi bitirmeden “saat kaçta ve nereye gelsin?” şeklinde gelen bir cevap ile kendilerine ücretsiz bir tır kamyonu gönderileceğini öğrendiklerinde yaşadıkları duyguyu tarif edemediklerini kendilerinden dinledim.

Dilek Özkarabekir; ‘Gönderilen tır kamyonu deprem bölgesine doğru yola çıktıktan bir kaç gün sonra ‘Çavdaroğlu 61‘ yetkilileri bizi arayarak; 22 Şubat Çarşamba günü deprem bölgesine gidecek bir tır kamyonunda da boşluk olduğunu bildirerek bir tır kamyonu daha ücretsiz tahsis ettiklerini’ bana aktardı. Bu tır kamyonuna odun temin etmeye çalıştıklarını ve Arsin’deki toplama merkezinde gönüllüler ile birlikte odunları sobalık olarak keserek çuvalladıklarını ve Çarşamba günü deprem bölgesine gidecek tır kamyonuna yükleyeceklerini aktardı. Kendilerini ve ekip arkadaşlarının hepsini kutluyorum.

  • Çavdaroğlu 61 Lojistik firması ile ilgili bir başka ayrıntı ise; İstanbul Kartal‘da ki Bülent Ecevit Kültür Merkezi‘nde toplanan yardımları deprem bölgesine götürmek için ücretsiz 3 adet tır kamyonu gönderdiğini sosyal medya kullanıcılarının paylaşımlarından ve orada görev yapan bir hemşerimden öğrendim. Anlaşılan şudur ki; bu bahsi geçen örnekler bizim şahit olduğumuz örneklerdir. Ya şahit olmadıklarımız ve bilmediklerimiz…

Bu güzel olaylar bana, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk‘ün 1924 yılında Trabzon‘u ziyareti sırasında söylediği; “…Sakarya büyük savaş alanında, 3.Tümen ile yetişen Trabzon evlatlarının savaş alanında gösterdikleri cesaretli davranışları, daima dimağımda menkuş kalacaktır” sözünü hatırlattı.

Bu yüzden, insanlık açısından güzel bir örnek davranışa imza atan ‘Çavdaroğlu 61’ firmasına, sahibine, yöneticilerine, şoförlerine ve tüm çalışanlarına şahsım adına teşekkür ederim. Bu konuyu yazmak, örnek davranış gösteren bu insanların hakkını teslim etmek istedim. Siz nasıl güzel insanlarsınız öyle? Sizleri gerçekten tebrik ediyorum.

*** YANLIŞLAR ve ELEŞTİRİ

Yukarıda bahsettiğimiz gururumuzu okşayan davranış ve olaylarla birlikte kamuoyuna yansıyan,kamuoyunda dillendirilen; içimizi burkan, acılarımızın katlanmasına neden olan bir sürü davranış biçimi ve olaylar var. Kamuoyunun dile getirdiği yanlış uygulamalar ve eleştiri konularını da siz okuyucularımız için derledim.

  • Afad ve Kızılay; kurum, kuruluş ve STK’lar eliyle toplanan ve deprem bölgesine ulaştırılan yardımları ne yazık ki organize edemeyerek hem istenmeyen durumların yaşanmasına hem de vakt-i zamanında ihtiyaç sahiplerine ulaştırılamamasına neden olarak zayıf not almıştır.
  • Depremin meydana geldiği ilk andan itibaren enkaz altında kalanlar için yaşamsal öneme sahip zaman dilimini; ama siyasi,ama beceriksizlik,ama organize olamadığımız için diyelim; Maalesef istenilen düzeyde verimli olarak kullanamadık. Belkide daha fazla vatandaşımızı enkaz altından kurtarma şansına sahipken, bu imkanı kullanamamak kamuoyunda en fazla eleştiri konusu olan olaylardandır.
  • Gölcük Depreminden hemen sonra enkazların başına ilk ulaşan askerler olmuştur. K.Maraş Depreminde askerlere böyle bir talimat verilmediği, hatta AKP Hükümeti’nin askerin kışlasından çıkmasından korktuğu için böyle bir kararı almaktan çekindiği yönünde pek çok iddia kamuoyunda tartışılmaya devam ediyor. Sebep ne olursa-olsun, belli bir disiplin ve koordinasyon işleyişi olan askerimizin deprem bölgesine sevk edilmemesi yanlıştır.
  • Askerlerin yanında diğer bir eleştiri konusu da; maden işçilerimizin zamanında bölgeye sevk edilmesinde geç kalındığı yönündedir. Konu ile ilgili açıklamada bulunan,ataları da madenci olan CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz; “Madenciler deprem bölgesine geç gönderildi.” diyerek çeşitli basın yayın organlarında duruma tepki göstermiştir.
Madenciler uçak bekliyor
Deprem bölgesine geç götürülen madenciler, “Belki yüzlerce insanı kurtarabilirdik” derken CHP’li vekil Deniz Yavuzyılmaz da madencilerin deprem bölgesine geç gönderilmesine tepki gösterdi.

CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, ‘AFAD, onay vermediği için tecrübeli madenci kurtarma ekiplerinin deprem bölgesine gidemediğini’ söyledi.

‘AFAD, Onayı geç verdi’ iddia edildi.

Türkiye Taşkömürü Kurumu’ndaki arama kurtarma ekibinin harekete geçmesi için AFAD’dan onay alınması gerektiğini, bunun çok geciktiğini belirten Deniz Yavuzyılmaz, “Deprem için kritik önemde olan madenci kurtarma ekibi acilen sivil veya askeri uçaklarla deprem bölgesine taşınması gerekiyor” diyerek, tepki gösterdi.

Deprem 4
  • Deprem ülkesi olan ve yer bilimcilerin ‘depremle yaşamaya alışmamız lazım‘ diye sürekli uyarılarda bulunduğu Ülkemizde, afet öncesi gerekli hazırlıkların yapılmadığı, yeterli tedbirlerin alınmadığı diğer ve en önemli eleştiri konusudur.
  • AFAD’ın kurumsal kapasitesinin zayıflatılması ve pek çok alanda olduğu gibi, liyakatten yoksun insanlara üst düzey kadrolarda sorumluluk verilmesi, AKUT ve benzeri STK’lara siyasi nedenlerden dolayı yaptırımlar uygulanması, Ülkemizin arama-kurtarma gücünü tam kapasite kullanma olanağını ortadan kaldırması kamuoyunun eleştirdiği diğer hususların başında gelmektedir.

AFAD’ın deprem bölgesinde tüm yetkiyi üzerine almak istemesi, karşılığında da hasar gören 10 ilde gerek arama-kurtarma gerekse de gelen yardım malzemelerini ihtiyaç sahiplerine ulaştırmada ve afetzedelerin barınma sorununu çözme konusunda yetersiz kaldığı yönündeki çokca dile getirilen iddialar, ülke kamuoyunda en çok konuşulan diğer bir konudur.

Oysa ki; kurumları yumurta gibi tokuşturmak yerine kuluçka mantığı ile tüm kurumların üzerine oturan, siyaset gözetmeksizin tüm kurum ve kuruluşları organize etme yoluna gidilseydi; hem ortaya bir başarı hikayesi çıkacak hem daha fazla insana yardımcı olunacak hem de güven kaybı yaşamamasına ve bunca eleştiriye maruz kalınmayacaktı. Aynı durumun Kızılay için de geçerli olduğunu özellikle belirtmek isterim.

AFAD
  • 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi yürürlüğe konulan ve depreme dayanıksız binalara hiçbir rapor istenmeden çıkarılan imar affı, inşaat sektöründe usülsüzlüklere ve yolsuzluklara davetiye çıkaran rant hırsı, diğer bir önemli eleştiri konusu olarak karşımıza çıkıyor.

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında, depremden hasar gören bu 10 ilimizde yaptığı mitinglerde “İmar Barışı ile şu kadar Maraşlı’nın imar sorununu çözdük. Şu kadar Hataylı’nın sorununu çözdük” şeklinde ballandıra ballandıra anlattığı imar affı en fazla tepki ve eleştiri alan bir diğer konuların başında geliyor. Hukuksuzluğu hak haline getirmek, haklı olduğunuzu ve doğru yaptığınızı göstermez. Bugün bu imar barışını çıkaranların çok pişman olduğunu, İmar barışından faydalanmak üzere kaçak kat çıkan ev sahiplerinin de çok pişman olduklarını düşünmekteyim. Ancak sağ kalanlar pişman olabilecek belki bir kısmı yaptığı hatadan vazgeçecek. Pekala, enkaz altında kalan ve bu yanlışın hiç bir tarafı olmayan masum insanların da keşke pişman olma hakları olsaydı. Ne kadar acı değil mi?

Imar Barisi
  • Bu süreçte bir diğer eleştiri konusu ise; yapılan yanlış uygulamaları dile getiren insanlara karşı yapılan “Siyasetin zamanı mı şimdi? Böyle bir günde siyasi eleştiri yapılır mı?” eleştirisi… Yani muhalefet edenlere karşı muhalefet etme davranışı ve güdüsü. Demokratik ülkelerde, muhalefet yasama-yürütme ve yargıyı elinde tutanlara karşı yapılır yani iktidara karşı. Bizim ülkemizde ise; durum biraz daha farklıdır. İktidar sahipleri ve taraftarları, iktidara muhalefet edenlere muhalefet ederek kamuoyunda düşünsel anlamda kaos yaratma peşinde olurlar. Bu siyaset tarzı ile çoğu kez başarılı olduklarını söylemek mümkün. Ama kaybedenler maalesef ki sadece muhalefettekiler değildir. İktidarın kazançlı çıkmayı başardığı bu gibi durumlarda kaybedenler ise; hep masum,günahsız halkımızdır. Kaybedenler, siyasi yalanlara kanan bugünün şak şakçıları olduğunu söylemek isterim. Yarın kandırıldık demek, pek çok şeyi çözmeyecektir, bunu da hatırlatmakta fayda görüyorum.

Memleketimiz Trabzon’un evladı, edebiyatçı, şair ve yazar Sunay Akın‘ın, yukarıda bahsettiğim güncel konu ile ilgili kaleme aldığı bir yazı ile makaleyi sonlandırayım. Aynı ya da benzer acıların yaşanmaması için tedbirlerin alındığı, güzel günlerin yaşandığı bir Türkiye özlemi ile Yaşamını kaybeden yurttaşlarımıza Tanrı’dan Rahmet, Ülkemize ve Milletimize baş sağlığı dilerim…

”Siyasetin zamanı mı şimdi” diyenlere Sunay Akın’ın cevabıdır…


Deprem bölgesi olduğunu leblebi tozu kadar aklı olanın bile duyduğu ülkemizde, fay hatları üstünü imara açmak ve binlerce insanın can verdiği enkaz yığınları arasında “mucize” beklemek siyasi bir karardır!

Dere yataklarına inşaat için izin vermek, bir sel esnasında insanların ölümüne neden olmak, siyasi bir karardır!

Kaz Dağları’nı altın araması için yabancı bir firmaya peşkeş çekmek, toprağı zehirlemek, siyasi bir karardır.

Zeytinlik alanları ortadan kaldırmak siyasi bir karardır.

Uludağ gibi ülkemizin oksijen kaynağı görevini gören, % 80’i orman olan bir doğa harikası yeri “Milli Parklar Genel Müdürlüğü”nden alarak, alanın ve verenin razı olduğu rantçıların önüne “Uludağ Alan Başkanlığı” olarak koymak, siyasi bir karardır.

THK’nin uçaklarını çürümeye terk ederek ormanları yangınlar karşısında çaresiz bırakmak, siyasi bir karardır.

Her seçim öncesi oy almak için imar affı çıkararak, insanları çürük binalarda ölüme mahkum etmek, siyasi bir karardır.

Hayatta tek doğru yol olan bilimin yolundan uzaklaşarak hurafelere kucak açmak, siyasi bir karardır.

Kuzey Anadolu Fay Hattı’nı keşfeden Prof. Dr. İhsan Ketin’in şu sözü, dile getirdiğimiz gerçekleri doğrular: “Kuzey Anadolu Fay Hattı’nı buldum ama derdimi anlayacak bir politikacıyı bulamadım.”

Şu an bu gerçekleri okuyarak, “siyasetin zamanı mı şimdi?” diyerek rahatsız olmak, siyasi bir karardır.

Evet kardeşim, bunların hepsi “siyasi” bir karardır. Sorun şudur ki, sen kimin yanındasın?.. Doğaya yapılan bu yanlış siyasi kararları dile getirenin mi, yoksa susturmak isteyenin mi?..

DEPREM FELAKETİ VE DAYANIŞMA RUHU

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Vira Trabzon ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!